ABD ve Çin’in ardından Japonya’da da Tasavvuf Araştırmaları Merkezi kuruldu. TÜRKKAD ve Kerim Vakfı’nın girişimleri ile Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nde kurulan Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin başına gelen Prof. Yasushi Tonaga: “Mistisizm ilgimi çekiyor” diyor.
TÜRKKAD ve Kerim Vakfı tarafından 2009 yılında ABD North Carolina Chapell Hill’de ardından 2011’de Çin Pekin Üniversitesi İleri Beşeri Bilimler Enstitüsü’nde açıldı Ken’an Rifai İslam Araştırmaları Kürsüleri… Bu iki kürsünün ardından bir başka uzak nokta, Japonya hedefteydi. Geçtiğimiz hafta merkezin resmi açılışı için Kyoto’daydık. Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin açılışı Kyoto Üniversitesi üst düzey temsilcileri ile TÜRKKAD, Kerim Vakfı üyeleri ve Türkiye’deki tasavvuf alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla yapıldı. TÜRKKAD İstanbul Şube Başkanı, Kerim Vakfı kurucu üyesi ve tasavvuf araştırmaları ile tanınan Cemalnur Sargut merkezin açılışında gururluydu: “Tassavufu üst seviyede bir ahlaki eğitim olarak görüp, uç düşüncelerden terörizmden, tartışmadan uzak kalmak için bu tür enstitülere ihtiyacımız var. Beş yıl önce Amerika’da başladık bu enstitüleri kurmaya, mezunlarımızdan biri Amerika’nın en önemli İslam yazarlarından biri. Çin’de açmaya karar verdiğimizde “Yapmayın Hocam” dediler. Ama bunu da başarabildik. Şimdi Japonya’ya kadar ulaştık. Burada da başarılı olacağımızı düşünüyorum.” Kyoto Üniversitesi Tassuvuf Araştırmaları Merkezi’nin başına çok iyi derecede Türkçe bilen Prof. Yasushi Tonaga getirildi. Tonaga, Kyoto Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Fakültesi öğretim üyesi, aynı zamanda üniversitenin İslam Araştırmaları Merkezi’nde araştırmacı olarak görev yapıyor. Tonaga İslam tasavvufu eğitimi gören öğrencilerini Türkiye’ye gönderen bir isim. Bu nedenle öğrencilerinin çoğu tıpkı kendi gibi Türkçe’yi gayet iyi konuşuyor. Dünyanın bir ucunda Türkçeye ve tasavvufa bu kadar hakim Japonlar görmek hayret vericiydi. Tonaga’nın en büyük hedeflerinden biri İslamofobiye karşı Japon halkını bilinçlendirmek. Tonaga, bir hocasının İbn Arabi ve onun ideolojisi üzerine yazdığı bir kitaptan etkilenerek tassavufa ilgi duyuyor. 1986-1988 döneminde Kahire Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra 1987’de Türkiye’ye geliyor. Osmanlı döneminin İslam kültürü için önemini anladıktan sonra Osmanlı döneminde İslam medeniyeti ve İslam’da mistisizm konularını araştırmaya başlıyor. O tarihten itibaren zaman zaman Türkiye’ye gelip yaşayan Tonaga ile tassuvuf aşkı üzerine sohbet ettik:
JAPONYA’DA İSLAMAFOBİ AZ

– Siz kendinizi tasavvufun neresinde tanımlıyorsunuz?

– Tasavvuf düşüncesiyle yakından ilgileniyorum ama sadece İslam tasavvufuyla değil, genel olarak mistisizm ile yani dünyada bilinen her türlü mistisizm ilgimi çekiyor. Bu yeni açmış olduğumuz merkezde de çeşitli mistisizm trendlerinin karşılaştırması üzerine bir çalışma yapmak istiyorum, sadece sufizmle değil, aynı zamanda İslam sufizmi ile Budist mistisizm karşılaştırması mesela…
– İslamofobinin bu kadar yaygınlaştığı bu dönemde işiniz epey zor…
– Japonya’da İslamofobi Avrupa ya da Amerika’ya nazaran çok yüksek değil. Zaten Japonların İslam hakkındaki genel bigileri de düşük. Zaten ben birkaç çeşit İslam olduğunu düşünüyorum. Biri çok terör odaklı radikal İslam. Ama Türkiye’deki geleneksel İslam bu tarz bir İslam’dan çok farklı. Çünkü sufizm ve tarikat geleneğiyle ilgili bu durum. Zaten bu merkezde sufizme dayalı Türk İslam örneğiyle İslam’ın asıl yüzünü göstermek istiyorum. Merkezimizde genel Japon toplumunu İslam’ın diğer yüzü, yani sufi İslamı hakkında bilgilendirmeyi başarabilirsek, onlar da böylelikle İslamı farklı bir ışık altında görmüş olup İslam’ın güncel imajını değiştirecektir.
UZAKDOĞU ORTADOĞU KÖPRÜSÜ

– Öğrencilerinizi tasavvuf araştırmalarıyla ilgili nasıl yönlendiriyorsunuz?

– Her yıl bir ya da iki öğrenci seçerim tasavvuf araştırmaları için… Bunlardan bazıları Arap tasavvufu bazıları da İran tasavvufuyla ilgileniyor. Son zamanlarda öğrencilerimin yarısı Türk tasavvufuyla ilgileniyor. Her sene öğrencilerim birkaç ay hatta bazen birkaç sene Türkiye’de bulunuyorlar. Burada gerek alan çalışmalarını yürütüyorlar ya da zamanlarını kütüphanelerde ve arşivlerin arasında geçiriyorlar.
– Japonlar tasavvuf düşüncesine yakın mı? Bu merkezde neyi hedefliyorsunuz?
– Japon halkının tasavvufa ilgisi var. Arabistan’daki İslam ve Türkiye’deki arasında büyük farklar var. Onun kökeninde tasavvuf var. Japonya’da mistisizm geleneği var. Japonlara tasavvuf düşüncesi çok yakın. Gelecekte ise Kyoto’nun tasavvuf çalışmaları alanında Asya ve Uzakdoğu için bir merkez haline dönüşmesini istiyorum. Merkezimizin Uzakdoğu ile Ortadoğu arasında köprü görevini görmesini istiyoruz. O yüzden öğrencilerimin çoğunu sufizm araştırmaları için Türkiye’ye göndermek istiyorum, yalnızca modern Türkiye’de tasavvufu değil aynı zamanda Osmanlı dönemi tasavvufu konusunda araştırma yapmaları için. Ayrıca Türk öğrencileri ile akademisyenlerin de Kyoto Üniversitesi’ne gelip seminer vermeleri ya da okumaları için başımızın üstünde yerleri vardır.